Beklenen...

 

Son günlerde beni boğan bir şey var. Hiç kimseye anlatamadığım düşüncelerim, korkularım dört bir yanımı kuşatmış, amansızca saldırıyorlar üzerime. Bir uçurumun kenarındaymışım da ufacık bir rüzgarla aşağıya yuvarlanacak gibi duruyorum.

Sürekli bir acı düşünce düşüyor zihnime. Her şeyim bir anda yok olacakmış gibi bir şey. Bir anda dünyaya veda edecekmiş gibi duruyorum insanların arasında. Adını koyamadığım bir şey var, sanki her şey ama her şey, gördüğüm herkes, konuştuğum, dinlediğim her insan, yürüdüğüm her sokak, baktığım her fotoğraf karesi ve daha nicesi, hepsi benimle konuşuyor ve beni eski anılarla birlikte kuşatarak büyük bir acıya doğru hazırlıyor. Biraz öncesi olsa dayanamayacağım bir acıya sürükleniyor gibiyim, sanırım şu an biraz daha itidalli olabilirim gibi geliyor, pek çok şeyle barıştığımdan olsa gerek diye düşünüyorum. Bir yandan da henüz yaşamadığım bir şey üzerine kendime güvenebiliyor oluşum beni ürkütüyor. Her şey bana bir işaret veriyor ve ben kaçınılmaz bir sona doğru sürükleniyormuşum gibi. Hiç böyle hissetmemiştim. Tüm anılarım birleşip hazırladıkları o büyük güne doğru ittiriyorlar beni. Yaşamaktan korkuyorum, yaşadığımda ne olacağını bilmediğimden korkuyorum. Güvendiğim tek bir şey var, her zorluğun ardındaki kolaylık. Başka da bir güvencem yok kendime dair.

Belki saçmalıktır, belki vehimdir, bitmek bilmeyen karamsarlığımın bir tezahürüdür ki umarım öyledir, bilmiyorum. Gerçekleşen düşüncelerime tanıklık ettim ve bu beni ziyadesiyle korkuttu. Hiç böyle bir şey yaşamamıştım bugüne dek. Hayır tahmin gibi bir şey değil bu öngörü ya da varsayım gibi değil. Dejavu desen hiç değil. Gece yastığa kafamı koyduğumda aklıma gelen en güzel ve en korkunç düşüncelerimle birkaç gün sonrası yüzleştim. İmkansız bir sevdanın üzerime yapışan lanetini atmanın savaşını verirken kafamda, ertesi gün beklenmedik yerden imkanlar yaratan bir darbeyle uyandım. Lanet dediğime bakmayın, aslında pek de şikayetçi değilim. Her gece gördüğüm kabuslarım yüzüme karşı dillendirildi hiç alakasız bir ortamda. Az önceki gibi, alakasız ortamda, alakasız kişilerce. Saklandığım düşüncelerim insanlarda vücut bulup beni yakaladılar. Düşlerim ve korkularım bir bir yüzüme çarpıldılar.

Yaşamadığım acıların yaşanacak olma ihtimalinin sancısıyla boğuluyorum. Büyük bir yüzleşme bekliyor  ve beni ben henüz hazır mıyım bilmiyorum. Birkaç yarım kalmış aşk, çokça ihanet, sırtımda bıçak darbeleri, insanların birer birer terk edişi beni, birkaç ölüm, birkaç yaralanma, bir mezar başında ağlamak, bir kaşık sevdada boğulmak… Ben, beni bir an önce azat etmeliyim. Bu savaşı bitirmeliyim. Ya korkularım gerçekleşecek birer birer ve ben usulca mağlup olacağım, ya da ben gideceğim hiç beklenmedik bir anda ve galip olacağım.