Kalabalıkların arasında yüzünden bir türlü atamadığı hüznü
için yargılanıyordu. Somurtkan ve uyumsuz olduğu düşünülerek lanetleniyordu.
Bir aralar neşeliydi. Neşesini bir mahalle maçının en
heyecanlı yerinde, kan ter içinde kalmış bir vaziyette gol atmak için tüm gücüyle
mücadele ederken, annesi eve çağırdığında ona son bir gol kaldığını izah ederek
biraz daha sokakta kalmaya ikna etmiş ve o son bir golü rakibin tüm
oyuncularını ipe dizerek atmıştı. O golden sonra takım arkadaşlarıyla tüm
sokağı turlayıp sevinmişti. Neşesini tam da orada bıraktı. Teknolojiye yenik
düşen çocukların birer birer mağarasına çekilmesiyle, çocukların sokaksız
kalışıyla; kalabalıklara ve betonlara yenik düşen, insanı tiksindiren bir
mimariye sahip sokakların ise çocuksuz kalışıyla kaybetti neşesini. O gün son
maçı olduğunu bilseydi zamanı durdurmaya gayret ederdi. Yaklaşık bir hafta
sonra mahalleden taşınan en yakın arkadaşını son kez göreceğini bilseydi o gece
onlarda bile kalabilirdi.
Kalabalık bir iftar sofrasında bıraktı neşesini. İftara
yarım saat kala sıcak pide için gönderildiği fırında dakikalarca sıra bekleyip evine
ulaşmak için o zorlu yokuşu koşa koşa çıkmış ve ezana yaklaşık üç dakika kala sofranın
tam orta yerine sıcacık pideleri kondurmuştu. İmama ezanı erken okuması için
teklif götürme şakaları dönerken oldukça mesuttu. Evin küçüğü olduğundan ve oruçla
ilk kez tanıştığı Ramazan olduğundan ötürü ondan başka bir şey istenmedi ve masa
başında oturup bu harika anları seyre daldı. Tüm ailesi yanındaydı. Kaşık çatal
sesleri birbirine karışıyor, tabaklar uzanıp gidiyor, içecekler dolduruluyor ve
mutluluk her aile ferdinin gözlerinden okunuyordu. İşte o gün o iftar masasında
bıraktı neşesini. Gerek ölüm gerek küslük ve daha birçok sebep ile o masadan
birer birer eksilmişti sevdikleri ve o masanın bir daha hiç toplanamayacak
olmasında kaldı aklı.
Neşesini geçmişin tozlu raflarında, kimsesiz zindanlarında
bıraktı. Çocukluğunda kaldı neşesi. Büyümek denen illet şey, yüzüne hiçbir
zaman eksilmeyecek bir hüzün yerleştirdi. Bir ara zaman makinesi yapmayı
denemek gibi hayallere kapılmıştı, imkansız olduğunu görünce bir kez daha hayal
kırıklığına uğradı. O gün son kez hayalleri kırılmıştı çünkü bir daha asla
hayal kurmamıştı.
Neşemiz geçmişte kaldı. Artık mutlu yarınlar arzulamıyoruz. Geleceğe
dair süslü düşlerimiz kalmadı. Geçmişe saplı şu hüznün yüzümüzü esir almasına katlanacağız.
Böylece ölüp gideceğiz.