canım yanıyor.

Canım çok yanıyor. Ötesi yok. Ne kadar anlatsam yetmeyecek ne kadar konuşsam da yazsam da kelimeler kifayetsiz kalacak. Ne istediğini bile bilmeyen biriyim. Gönlüm kırık. Binbir yerinden kırık. Birleştirmeye çabalasam da nafile, ilk darbeden sonra bir daha dikiş tutmadı.

Kafamda her gece çeşit çeşit senaryolar dönüyor. Günlerim tersine döndü yine ve gün boyu ışıktan korkan bir vampir gibi saklanıyorum mahzenlerimde. Dünya koca bir zindana dönüşüyor benim için. Herkesten ve her şeyden saklanmak, mekandan ve zamandan soyutlanmak istiyorum. Geceleri ise sabaha kadar aynı soluk tavanı seyretmekten başka hiçbir şeye gücüm yetmiyor. Yaşamaya gücüm yetmiyor.

Bütün hayallerim yerle bir oldu zamanla. Kalbim yanlış sularda gezdi. Sonra boğuldu. Artık bir kalbim yok. Nefes almıyorum. Yaşamıyorum.

Fakat ölemiyorum da. Ne çok dilerdim küçük yaşlarımda ölmeyi. Lakin olmadı. İçimde kaldı. Sanki gitmem gerekiyormuş da beni zorla burada tutuyorlarmış gibi bir his. Bir ayağım toprağa batmış gibi sanki. Arafta kalmışım. Ne gidebiliyorum ne yaşayabiliyorum. Olmuyor. Buraya ait değilim. Hiçbir yere ait değilim. Birine ait değilim. Kimseye ait değilim. Ona ait olamadım.

Her sabah aynaya bakıp suratına söven bir adam. En okkalı küfürlerini hep kendine saklıyor. Aylardır el sürmediği dağınık saçlarıyla mağara adamından hallice geçiyor her gün aynanın karşısına. Yüzüne vurduğu su ile uyanmayı beklemek nafile. Ölmüş bir ruh içindeki. Dışarıya adım atmak işkence. Odasından çıkmak işkence. Ölümü bekliyor.