ne kadar masumdum oysa severken seni
gülüşünle dolardı yüreğime dünya
sahil kenarında kulak tırmalarken vapur düdüğü
hınca hınç insanlar savrulurken meydana
dalgınlıktan atlayınca yola yediğimde en okkalı küfrü
bir saçak altında sağanaktan saklanırken
yalnız seni düşünürdüm
hep hayaline tutunurdum
ve hep iyi bir insan olurdum
çocuk sevindirir hayvan başı okşardım
kalbim pîrüpak olurdu seni severken
yüzümde bir nur hatrımı sorardı dervişler
ama sen yoksun artık
gittiğin günden beri karardı dünyam
söz geçmeyen bir kalbim var artık
artık çamur yağıyor gökten ve ıslanıyorum
afrikadan gelen toz yakıyor ciğerlerimi
nefes alamıyorum
içimi yeşerten gülüşün yok artık
pesimisti dizginleyen saçların yok artık
yüzümü hatırlatan yüzün yok artık
gözlerin kalır mı onlar da gitti
ne sen kaldın ne de hayalin
ne dervişler kaldı ne masum çocuklar
kelebeğin ömrü kadar artık iyi günlerim
isyankar tavrım bu başımı yiyecek
dön artık
korkuyorum